Anlatılarımıza bugün Flori iniyle devam ediyoruz. Bir ay içinde isteyen herkes grubun bu amaçla açılan internet sitesinden harita ve metin indirebilecektir.
Besiciler tarafından inşa edilen Agios Georgios “Florianos” ya da “Flori” adını Chios-Volissos yolunun 15. Kilometresinde bulunan bütün yaylaya vermektedir. Ibadet yerinin arkasında kuyulardan oluşan ağaçlık bir alan bulunmaktadır. Ayrıca Agios Georgios kilisesinin güneyindeki dağ eteklerinde bulunan vadide de ağaçlık alana rastlamaktayız.
Flori inine yolculuk, en kısa ve en kolay yolculuklardan biridir. Ibadet yerinin bulunduğu yükseklikte Chios- Volissos yolundan çıkıyoruz ve sağa doğru Agios Georgios kilisesine doğru giden çimento yolu 300 metre kadar takip ediyoruz. Agios Georgios kilisesinin doğusuna doğru uzanan toprak yolu takip ediyor ve 150 metre sonra karşımıza çıkan dörtyol ağzında sol iniş yolundan (sağ yol Kazaglia ardiyesine gider) devam ediyoruz. 150 metre sonra toprak yol sona eriyor ve küçük vadide oluşan sel yatağını takip ederek doğuda gördüğümüz meşe ağaçlarına doğru yolumuza devam ediyoruz.
En doğuda ve en alçak kesimde bulunan meşe ağaçlaırında doğu istikametli patikanın ilk izlerine rastlamaktayız. Sağımızda yer alan tepede yıldırım çarğmış çam ağaçlarına rastlamaktayız. Kocaman korudan (belki de ormandan) geriye sadece bir avuç çam ağacı kalmıştır ki bunların da sonu malumdur- yıldırımlar yok edici güçlerini gösterebilecekleri başka yer bulamayıp bu alanda bulunan çam ağaçlarını tek tek bir tane bile kalmayana kadar yok etmektedir.
Patika yolun yavaş yavaş oluşturduğu yokuştan yukarı doğru çıkarak sağımızda sel yatağını Krikeli derbentini oluşturarak gömülmeye bırakıyoruz. 500 metre sonra patika inin bulunduğu platoya doğru yokuş aşağı inmeye başlamaktadır. Etrafta harçsız taş duvarlara ve kuzeydoğuya doğru (Rimokastro’nun yönüne doğru) buranın antik çağlardan beri işletildiği şekle tanıklık eden taşlık alanlara rastlamaktayız. Platonun doğu kesiminde Egnousa ile Krikeli’nin veya “Kötü Irmak” muhteşem manzarasına rastlamaktayız.
Batı yönlü inin ağzı ve merkezinde bulunan küçük açıklık inin tepesinin bir kısmının uçuruma düşmesiyle meydana gelmiştir. İne giriş oldukça kolaydır ve ziyaretçinin ilk ilgisini çeken yaşam ve buranın insanların hayvanlarını korudukları yer olduğunu ispatlayan belirtilerdir. Burada sarkıt veya dikite rastlanmamaktadır. Bunların hepsi insanlar tarafından kırılmıştır. Manolis Roksanas’ın tanıklığına göre 70’li yıllarda Vrontados’ta bulunan ilkokulda besicilerin çocukları okula adı geçen inden sarkıt getirmekteydiler. Bu olay bizlere o zamana kadar az sayıda olsa dahi sarkıtların varlıklarını sürdükdüklerini kanıtlamaktadır. Inin kuzeyinde yarım metre çaplı bir sarkıt sütün günümüze kadar varlığını sürdürmektedir. Bu sütün inin tek süsünü oluşturmakta dır. Doğu kısmında ise küçük bir yapay giriş bizleri 4 metrekarelik karanlık bir hücreye götürmektedir. Inin büyüklüğü aşağı-yukarı 200 metrekare yüksekliği ise 5 metredir. Bu noktada ine yapılan gezi sona ermektedir. Bizleri Agios Georgios kilisesinden ayıran 1500 metrelik yolu rahatlıkla yarım saat içinde yürüyebilmekteyiz.
Unutmamamız gerekir ki, en basit yürüyüşlerde bile yanımızda herzaman bileğe bağlanan kısa bot veya ayakkabı, su, cep telefonu, küçük eczane ve bir pusula bulundurmamız gerekmektedir. Ayrıca yakınlarımızı nerede olduğumuza dair bilgilendirmeliyiz.
Yazı Grubu
Manolis Roksanas, Nikos Chatzigeorgiou, Giannis N. Misetzis.